Twit’lemeli de mi saklamalı yoksa twit’lemeden mi?

DÜNÜ, tıpkı önceki günkü gibi bilgisayar başında Ahmet Şık ve Nedim Şener’in de yargılandığı Odatv davasının içeriden gelen haberlerini yaymaya çalışarak geçirdim. Daha önce bunu Hopa davası için yapmıştık. Kendiliğinden gelişmişti. Şimdi kendiliğinden geliştirdik!

Heyet Başkanı Resul Çakır, duruşmanın ilk günü birinin Nedim Şener’in fotoğrafını çekip göndermesine kızdığı için -aldığımız bilgi böyle- cep telefonu kullanılmasını yasaklamış. İlk gün de içeriden twit atarak duruşmanın gidişatıyla ilgili bilgi veren arkadaşları mübaşir aracılığıyla uyarmıştı. Mübaşir gün boyu, kopya çekmeye çalışan öğrenciler gibi haber aktarmaya çalışan arkadaşlarımızın arasında dolaşmış, yakaladığına telefonu kapattırmıştı.

İkinci gün duruşması daha sistematik bir “kopyacı öğrenci yakalama” operasyonuna sahne oldu. Her bir izleyici sırasının başına bir sivil polis oturtuldu. Fakat Hababam Sınıfı direnişteydi, twit’ler içeriden dışarıdan, kaç-göç devam etti. Dünkü duruşmayı bu twit’ler sayesinde yabancı basın, yabancı sivil toplum örgütleri ve dünyanın her yerindeki insanlar izledi. İftiharla sunduk yani!

OLMAK YA DA…

Haluk Şahin’in Twitter’da yazdığı üzere, dün gazeteciler için günün sorusu şuydu: Twit or not to twit! Yani:

Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele buydu.

Gün boyu içeride yapılan esprileri, sanık arkadaşlarımızın hallerini, aralarda konuşulanları hep izledik. Ben bu yazıyı yazdığım saatlerde henüz bu haberleşme ağı işliyordu, umarım öyle de devam eder.

Zira hiçbir büyük haber kanalı duruşmaları bu twit’ler kadar ayrıntılı vermediği gibi, malum kanal ve gazeteler içerideki meslektaşlarımızı çoktan Ergenekoncu, şucu bucu ilan etmiş durumda.

İki TRT spikerinin dönüşümlü olarak okudukları ve genellikle telefon kayıtları, ortam dinleme kayıtlarından oluşan iddianamenin yer yer gülünçleşmesi bile onları sinirlendiriyor. Spikerler, kayıtlardaki küfürleri, şakaları ve “wow!”ları bile hakkını vererek okumaya çalışırken ortaya çıkan komik durum bile onları endişelendiriyor. Allah muhafaza ciddiye almazsak bu davayı diye korkuyorlar. Hiç korkmasınlar! Son derece ciddiye alıyoruz. Yoksa hiçbir arkadaşımız, ucunda altı ay hapis cezası bile olabilecek içeriden twit atma işine girmezdi.

SALDIRIN ASLANLARIM!

Önceki gün bu twit ağı çalışmaya başladığı andan itibaren bir saldırı operasyonu da başladı. Tutuklu arkadaşlarından haber vermeye çalışan gazeteciler ve avukatların tamamı, hükümeti savunan meslektaşları tarafından birinci gün “Ergenekoncu” olmakla, ikinci gün bilmiyorum neden, bir terminoloji değişikliğiyle “romantik” olmakla suçlandı.

Arkadaşlarımız bir yandan içeriden haber aktarırken bir yandan da bu saldırılarla uğraşmak zorunda kaldı. Solcuların nasıl olması gerektiğini her zaman solculardan daha iyi bilmiş olan Türkiye sağcıları, gazeteciliğin kendilerinden ibaret olduğunu sanan basında iş bulmuş arkadaşlar, demokrasiyi AKP ile öğrenmiş ve ondan ibaret sanan seçme yurttaşlar… Saldırı ekibi çeşitli ve etkindi.

Bu böyle devam edecek. Duruşmaya bugün ara verildi, yarın ve yarından sonra devam edecek. Biz bu duruşmayı izlemeyi ve herkesi haberdar etmeyi yeğliyoruz. Olmayı yani. Olmamak isteyenler buyursun olmasın. Biz işimize bakıyoruz!