
Gürültüde Kadın Olmak: Erkek Yerini Bilsin
Bir espri gibi başladı. Ruqinq kullanıcı isimli bir kadın arkadaşımız, 3 Haziran’da “Kocam isterse çalışabilir” diye yazdı Twitter’a ve gerisi çorap söküğü gibi geldi. Kadınlara zorla atfedilen ve duydukça insanın alıştığının farkına bile varmadığı küçük düşürücü yakıştırmalar ve gerici sıfatlar teker teker erkeklere geri iade edildi. Çok ama çok birikmiş öfkemizi espri filtresinden geçirmek için zorlana zorlana yaptık bunu. Kadınların tufan gibi yayılan cümlelerini okuduktan sonra o gece, belki çoğumuza oldu bu, uyuyamadım. Aklıma yaşadığım bin tane berbat hikaye geldi. Hangimiz öfkeden çıldıracakken gülümsemek zorunda kalmadık ki! Bir kadın yaşamak için, ayakta kalmak için ve işini yapmak için ne kadar çok öfke yutuyor, bunu sadece kadınlar bilir. Evet, sadece kadınlar bilir!
Amerika bir aydır ayakta. Ve benzer bir soru orada da soruluyor: Bir siyahın yaşamak, ayakta kalmak ve işini yapmak için yutmak zorunda kaldığı öfkeyi bir beyaz anlayabilir mi? Siyahların çoğunluğu bu soruya tıpkı kadınlar gibi cevap veriyor: Hayır!
Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi felsefecilerden Ulus Baker’i erken kaybettik. Bu aralar nasılsa bir alt-kültür fenomeni haline geldi ve sosyal medyada kitaplarından alıntılar ve konuşmalarından parçalar dolaşıyor. Bu konuşma parçalarından birinde Baker, “Anlamak hayatla kurduğumuz ilişkilerden sadece bir tanesidir” diyor. Sözün bağlamından çıkarıp “Anlamasak da olur” diye düşünenler olabilir ama Baker’in söylemeye çalıştığı –öyle sanıyorum ki ve doğal olarak- daha derin bir mesele. Bu sözün bana düşündürdüğü, anlama çabasının da hayatı anlamanın kendisi kadar erdemli olabileceği. İnsanın ömrü ve insanoğlunun zaman içindeki yolculuğu bu çaba ile değerleniyor. Dahası aklımız ve duygu dünyamız bu çaba sayesinde boyutlanıyor ve yoğunluk kazanıyor.
Bir erkek kadınlar için ne yapabilir, bir beyaz bir siyah için ne yapabilir sorusunun cevabı da burada. Anlamaya çalışabilir. Bu şu demek: Anlatmaya çalışma ey beyaz, ey erkek, dinlemeye ve anlamaya çalış. Bakalım susmayı becerebilecek misin, bunu bir dene. Bir kadının bir erkeği nasıl dinlediğini, hiç istemese bile dinlediğini, çok sıkılmasına rağmen nasıl ilgileniyormuş gibi yapabildiğini izle ve dene bir kez, bak bakalım nasıl oluyor. (Şu anda sadece Türkiye’de değil, bütün ülkelerde maruz kaldığım dur-ben-sana-anlatayımcı entelektüel erkekler ve “Gerçek bir aptal ve cahilsin” diyemediğim bütün o anlar geliyor gözümün önüne. Böyle bir şey dediğin anda “deli kadın” olarak oyun dışı bırakılacağın için laflarını kibarlaştırarak sarf etmenin o gırtlakta yarattığı ağrı.)
Haziranın ilk haftasında sosyal medyayı sallayan #erkekyerinibilsin hareketi bir şaka değil. Kadınların durmadan öldürüldüğü, katillerinin sistem ve iktidar tarafından alkışlandığı bir ülkede yaşıyoruz. Toplumsal sınıfımız, eğitimimiz ve bazılarımızın fazla güvendiği uyanıklıkları bile gerçeği değiştirmiyor: Canımız tehlikede! Ülkenin kadınlarının “Eeeh yetti be!” deyip direnmeye başlamasına son beş dakika! “Nihayetinde öldürülüyoruz, kaybedecek neyimiz var?” diye düşünmeye başlarlarsa işler çok kötü olur.
Bu yazdıklarımı okuyan genç bir kadın ise ona söyleyeceğim önemli bir şey var: (Yeri gelmişken söyleyeyim. Kadınları genellikle kadınlar okur. Biz sadece kadınlara yazdığımız için değil, erkeklerin büyük çoğunluğu kadınların hayat deneyimlerini merak etmezler. Bu kadar da nettir ve dünyanın hiçbir yerinde değişmez bu kural.)
Genç kadın arkadaşım! Şaka yollu bu işe girdiysen o Haziran gecesi, ilk işin senden önceki kadınlar ne yaptı, bunu öğrenmek olmalı. Kadın yazarları, bir önceki ve ondan önceki ve ondan da önceki kuşağı oku. Mümkünse Osmanlı’nın son döneminden başlayarak kadın mücadelesini öğren ki nasıl bir belaya bulaştığına dair bir fikrin olsun. Sakın bu tarihi okurken –çünkü ekseriyetle bir erkek egemen düzeni oyunu olarak öyle anlatılmış olur- şu yanılgıya düşme: Kadın mücadelesini yine kadınlar, tutucu ve gerici olanlar baltalamış, zannetme. Öyle değil çünkü.
Ve son tavsiye: Kadınlara güven. Kadınlara inan. Kadınların yanında saf tut. Kadınları sev. Bu senin politik ve ahlaki görevin. Ve gerekirse bu konuda inat et.
Çok doluyum ah. Çok doluyuz. Ooof of.