
Bilin ki…
Şunu düşünmüyorlar.
Bir kadın için sokak ortasında dans etmek ne kadar zordur. Bir kadının sokak ortasında dans etmesi için bir sürü cesur ve güvenilir kız kardeşe ama daha önemlisi artık görünür olmak için başka bir çarenin kalmamış olduğuna inanması gerek.
Şuna akılları ermiyor.
Kadınların ülkeler boyu dans etmesi için bir şeye ama en çok birbirlerine inanıyor olmaları gerek. Ne etseniz de inancı yok edemezsiniz. İnanç, havadan da, sudan da daha hızlı kaçar elden, tutamazsınız, yakalayamazsınız, bastıramazsınız.
Şundan haberleri yok.
Korku dağları beklerken, korku kanun olmuşken sokaklara kadınlar çıkar. İnsanlık tarihi boyunca böyledir bu. Siz onları sonradan, işler biraz normale döndüğünde, yazılı tarihte görmezsiniz ama kadınlar, söylenmesi gereken doğruyu ilk söyleyenlerdir. Kadınların direnci –işkenceci polisler söylemişti bana bunu- ürkütücüdür.
Şundan haberleri yok.
Kadınlar insanlık tarihi boyunca ilk kez bu kadar güçlü, eğitimli ve politik olarak deneyimliler. Daha önemlisi ilk kez ne güçlü olmaktan ne de bu yüzden yalnız kalmaktan korkuyorlar. E, bunun da bir sonucu olacak elbet! O dans sadece bir dans değil; dünyayı ele geçiren bir dalga. Geliyorlar ayol, geliyorlar!
Şunu akılları almıyor.
Gelecek, kadınların. Fakat bu demek değil ki “Sıra bizde. Bu sefer de biz erkekleri ezeceğiz. İktidarlarını kesip atacağız.” Biz, dans eden ve dans edenlerin yanında yer alan kadınlar, başka ve daha önemli bir şeyin peşindeyiz. Biz size zulüm olmayan bir dünyayı kuracağız. Ve siz erkekler o dünyada daha mutlu olacaksınız. Mutluluktan, neşeden ve daha iyi insanlar olmaktan korkuyorsanız gidin evinizde korkun.
Şunu kabul etmiyorlar.
Her öldürülen, dövülen, tecavüz edilen kadınla birlikte hepimizin insanlığından bir parça daha gidiyor. Biz kadınlar, sanki bir savaşın silahsız bırakılmış tarafı gibi durmadan “avlanıyoruz”. Ama av sezonu bitti. Cevap veriyoruz. Kendimizi ve kız kardeşlerimizi savunuyoruz. Önce dalga geçeceksiniz, sonra sinirleneceksiniz, sonra bastırmaya kalkacaksınız ama en sonunda kabul edeceksiniz.
Şunu anlamıyorlar.
Faşizm ve tutucu dindarlık kadın düşmanıdır. Faşizmin ve tutucu dindarlığın yanında saf tutan kadınlar, kız kardeşlerine, gelecekte doğacak bütün kız çocuklarına, dolayısıyla da kendine ihanet içindedir. Kendine ihanet ihanetlerin en büyüğüdür. Ve sonucu sizi, ta kendinizi öldürür.
Şunu görmüyorlar.
Bizim güçlenmemizin kadın düşmanlarını nasıl ve neden ürküttüğünün farkındayız. Bu korku bin yıllardır dünyayı yönetiyor. Ama dünya artık bizi istiyor. Bizim doğa ve insanın bir bütün olduğunu söylememizi istiyor. Bizim dünyanı insan olmasının neşesinin yönetmesi gerektiğine dair inancımızı istiyor. Dünya artık onu Dişi bir Atlas’ın omuzlamasını istiyor. Şimdi bizim zamanımız ve zamanı gelen gerçeklerin ortaya çıkmasını kimse engelleyemez.
Kız kardeşlerim,
Eğer siz de bazen şüpheye düşüp “Bu kadınlık değil, insanlık meselesidir” gibi cümlelere kendinizi kaptırıyorsanız şunu bilmelisiniz: Eğer kadın olarak ve kadın olduğunuz için saldırı altındaysanız kendinizi bir kadın olarak savunmaktan başka yol yoktur. Kadının da insan olduğunu kabul etmeyenlere insanlık öğretmek için önce kadın olarak haklarınıza sahip çıkmalısınız.
Kız kardeşlerim,
Öfkeyle bağıran, polisten dayak yiyen, kelepçelenen kadınlara bakıp sakın sanmayın ki o kadınlar farklı. Siz daha akıllı, daha becerikli veya daha güçlü değilsiniz. Bilin ki sadece sıra henüz size gelmedi. Ama susarsanız gelecek. Bağırın, dans edin ve kız kardeşlerinize destek verin. Korkmayın. Çünkü kadınlar varsa korku yoktur. Kız kardeşlik varsa gerisi kolay.