AĞRI’NIN DERİNLİĞİ
Bu kitap ne sadece Ermenilere ne de sadece Türkleredir. Ağrı’nın Derinliği evsiz kalmanın, evinden uzak düşmenin acısını bilen, tahmin edebilen herkese yazılmıştır.
Aidiyetimizin bize ezberlettiklerinin ötesinde bir “biz” olabilir mi? İçine hapsolmadığımız, dışına atılmadığımız bir “ev”, bir “biz” kurulabilir mi? Ece Temelkuran, Ermeni ve Türk milliyetçiliklerine yakından bakarken, toplumların “biz”lerini kurma aşamasında neleri, nasıl dışarıda bırakmış olabileceklerini anlatıyor. Her kitabında “ötede duranları” yakına getirmeyi amaçlayan yazar, bu kez de Ermeni meselesi gibi “çekinceli” bir konuyu odağına alıyor…
Kitap
Hakkında
Hikâye, toprağın hikâyesidir. Evvelin ve ahirin, kanla karılan toprağın, kanlı toprakla karılan insanın hikâyesi.
***
Çünkü… Bilirsiniz duaları değiştirenleri ne yaparlar. Bütün dualardan mahrum bırakır ölüleri… Belki ölülerin canını acıtmaz bu, ama geride kalanlar anlar öte tarafa tek başına gideceklerini. Dünya böyle korkutur insanı; duaları hikâyeleri değiştirirse yalnız öleceğini belleterek.
Bu yüzden hep “yan köyde” olması gerekir kötülüklerin, kan hep yan köyde akar, suçlar oraya aittir, acı ve vahşet. Çünkü bizim köyde olduğunu söylerse biri… Hikâye değişir ve…
Hrant ölür.
***
”Türkiye’nin dört bir yanından ışıklar görünür. Van’da sarı tütünlü filtresiz sigarasını yakar biri, İran’ın ışıklarına karşı. Urfa’da biri, Suriye ışıklarına bakarak paketler karşıya geçireceği bayram hediyelerini. Hakkâri’de bir çocuk yüksek bir tepeye çıksa koşarak, ‘Welcome To Kurdistan’ yazısını görebilir ve İzmir’de bir kadın rakı kadehi elinde efkâr gönderir ‘denize dökülüp’ karşı kıyıya geçenlere, geçemeyip ruhları Ege Denizi’nde yüzenlere… Ama hepsi, ertesi gün kendisine bu kadar yakın o memleketlerle ilgili öfkeli ve uzak manşetler okur gazetelerde. Çünkü üç tarafı denizle, beş tarafı kederle çevrilidir bu toprağın. Belki gidenler kalanlardan kalabalıktır; muhakkak ölenler yaşayanlardan… Çünkü en yakınımızdakileri uzaklara itmek üzerinedir yan yana yaşama geleneğimiz. Biz her gece ışıklarını gördüklerimize bir kere bile bakmamaya alışmışız. En yakınımızdakilerdir bizim en uzak komşularımız…”
Görüşler
“Ece Temelkuran doğru ve yanlış ulusal hafızaların yaratılma sürecini ve neden sürdürüldüklerini tahlil ediyor. Bu kitap, kadim Ermeni-Türk tartışmasını bir insanlık hikâyesine dönüştürüyor.”
Theodore Zeldin arka kapak
“Neden 1915 yılı 2010’da hala önemli? Bu Ece Temelkuran’ın cinayete kurban giden arkadaşı Ermeni editör Hrant Dink’in sorduğu ve Temelkuran’ın cevaplamaya çalıştığı soruydu.”
Peter Preston The Guardian
“Milliyetçiliğin kişisel ve toplumsal tarihi üzerine incelikli bir düşünme.”
Jamie Stern-Weiner New Left Project
‘Ağrı’nın Derinliği’ çok güçlü bir kitap. Okuduğum ve konusunda başka hiçbir kitapla kıyaslanamaz türden. Ece bir tarihçi ya da siyaset bilimci olarak değil, duygu ve bilgisiyle yazıyor. Konuştuğu kişileri ve onların değişimlerini incelerken, kendiyle ilişkisini de sorguluyor. ‘Niye başladım bu işe?’ ‘Neden geldi bana bu iş?’ diye kendine yüzlerce kez soruyor.
Miljenko Jergović Jutarni List gazetesi
Bu politik bir kitap değil ve etnik kökeni ya da uyruğu ne olursa olsun kesinlikle birçok duygu sömürücü siyasetçinin hoşuna gitmeyecek. Sayfalarında doğru ya da yanlışa dair hiçbir yargılama yok. Temelkuran bazı sorular soruyor, kısmen oldukça duygusal konuşuyor ama büyük ölçüde sözü tanıştığı insanlara bırakıyor. Bu sonuçta travmanın insani bir keşfi.
Ara Iskanderian aralexanderian.blogspot.com.tr
Bazı yazarlar vardır, bütün kelimelerinizi elinizden alır ve dünyanın ortasında savunmasız bırakır sizi. Bazı yazarlar ise bütün kelimelerini size bahşeder. Artık güçlüsünüzdür. Dünyaya, bu toprağın dertlerine, geçmişin onarılmazlığına karşı daha bir acır ama dimdik çıkarsınız. Ece Temelkuran benim için, kelimelerini bahşeden yazarlardan… Ağrı’nın Derinliği bu topraklar üzerine yeniden düşünmemizi sağlayan, artık klişeleşmiş ama olsun ben yine de söyleyeyim ezber bozan bir kitap… İnsanın kalbiyle de düşünebileceğini, kalbiyle de hem kendi acısıyla hem de başkalarının acısıyla hesaplaşabileceğini, tedavi edebileceğini gösteriyor.